AKCİĞER KANSERİ FARKINDALIK AYI
Kanser, dünyada sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp ve
damar hastalıklardan sonra ikinci ölüm sebebi olması açısından önemli bir
sağlık problemi olup toplumlarda ciddi sosyoekonomik yüke yol açmaktadır.
Dünya
Sağlık Teşkilatı(DST), 2020 Kanser Görülme Sıklığı ve Ölüm Oranı Tahminlerine
göre, dünya genelinde erkekler arasında en sık görülen kanser türü akciğer
kanseri iken kadınlarda 3. sırada yer almaktadır. Gelişmiş ülkelerde son
dönemde sigara içme oranındaki düşüşe bağlı olarak bu oranın azaldığı
gözlenmektedir.
Türkiye
Kanser İstatistikleri Raporuna göre, Türkiye’de erkeklerde en sık görülen
kanser türü akciğer kanseri iken kadınlarda akciğer kanseri 5. sırada yer
almaktadır.
Ülkemizde
erkeklerde tütüne bağlı kanserler önemini korumaya devam etmektedir. Ancak son
yıllarda kadınlarda da akciğer kanseri görülme sıklığında artış söz konusudur.
Hastalık
40 yaş üstü bireylerde daha sık görülmektedir ve genellikle ileri evrelerde
teşhis edilmektedir. Ülkemizde vakaların %19,4’ü lokalize evrede saptanmışken
%27,9’unun bölgesel, %52,7’sinin ise uzak yayılım grubunda olduğu tespit
edilmiştir.
Pek çok
toplum için bu kanser türünden sorumlu en önemli etken tütün kullanımıdır.
Tütün tüketimindeki azalmayla akciğer kanseri görülme sıklığı da azalmaktadır.
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünce yayımlanan, “Ulusal Kanser Kontrol Planı, 2021”
ile açıklanmış olduğu üzere, ülkemizde görülen akciğer kanserlerinin %90’ı
sigara kullanımına bağlı ortaya çıkmaktadır.
Akciğer Kanseri Risk Faktörleri
Akciğer
kanserlerinin yaklaşık %90’ı tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı ile
oluşmaktadır. Dolayısıyla sigara içiminin engellenmesiyle akciğer kanserlerinin
%90’a kadar önlenebileceği tahmin edilmektedir. Akciğer kanseri için diğer risk faktörleri arasında; pasif
içicilik (sigara), akciğer kanseri yönünden aile öyküsünün varlığı, bazı
vitaminler, radon/asbest gibi kimyasallara maruziyet, arsenik gibi endüstriyel
ürünlere maruziyet, radyasyon maruziyeti, bazı organik kimyasallar, hava
kirliliği, HIV enfeksiyonu ve tüberküloz yer almaktadır.
Bu
etkenlerden bazısı kaçınılabilir risk faktörleri (tütün ve tütün ürünleri
kullanımı gibi) iken bazısı değiştirilemez risk faktörüdür (ailesel akciğer
kanseri öyküsünün varlığı gibi).
Tütün ve Tütün Ürünleri Kullanımı
Sigara
kullanımı akciğer kanserinin en sık görülen nedenidir. Günlük içilen sigara
sayısı, sigara içme süresi, sigaraya başlama yaşı (ne kadar erken başlanırsa
risk o oranda artar), dumanı derin çekme, sigaranın içeriğindeki katran miktarı
ile kanser gelişme riski artar. Sigara dumanında 4000’den fazla kimyasal ve
70’den fazla kanserojen madde olduğu uzun yıllardır bilinmektedir.
Sigara
dumanına pasif olarak maruz kalınması da akciğer kanseri riskini
arttırmaktadır. Kendileri sigara içmedikleri halde ev veya işyerlerinde pasif
olarak dumana maruz kalan kişilerde akciğer kanseri gelişme riski % 20-30
oranında artmaktadır. Sigaranın bırakılması durumunda akciğer kanseri olasılığı
zamanla azalmakta, sigara bırakıldıktan 10-20 yıl sonra hiç içmemişlerin
düzeyine yaklaşmaktadır. En önemli risk faktörü tütün kullanımı olmakla
birlikte, akciğer kanserinin hiç sigara kullanmamış kişilerde de görülebileceği
unutulmamalıdır.
DST
tarafından yayımlanan Akciğer Kanseri 2023 Raporu’nda, akciğer kanserinin
önlenmesi programlarının, birincil ve ikincil koruma önlemlerini içermesi
gerektiği belirtilmektedir.
Birincil
koruma, risk azaltma ve sağlıklı davranışı teşvik etme yoluyla bir hastalığın
ilk ortaya çıkışını önlemeyi amaçlar. Halk sağlığında bu önleyici tedbirler; sigarayı bırakmayı,
dumansız ortamları teşvik etmeyi, tütün kontrol politikaları uygulamayı,
mesleki tehlikeleri ele almayı ve hava kirliliği seviyelerini azaltmayı içerir.
Akciğer
kanseri için ikincil koruma, hastalığı erken evrelerinde, semptomlar ortaya
çıkmadan önce tespit etmeyi amaçlayan ve yüksek riskli bireyler için endike
olabilen tarama yöntemlerini içerir. Bu popülasyonda erken teşhis, başarılı
tedavi şansını önemli ölçüde artırabilir ve sonuçları iyileştirebilir.
Tüm
dünyada konuyla ilgili uluslararası kuruluşların da önerileri doğrultusunda,
Akciğer Kanseri ile mücadele için tütün kontrolü, kanserin önlenmesi, erken
teşhis ile kaliteli tedavi ve bakıma erişimin iyileştirilmesine odaklanılması
amaçlanmaktadır.
Bu
kapsamda, Ülkemizde “Akciğer Kanseri Tarama Programı” nın yürütülmesine yönelik
çalışmalar yapılmaktadır.
Akciğer
kanseri taraması, yalnızca sigara içme öyküsü ve yaşı nedeniyle hastalığa
yakalanma riski yüksek olan ve yaşam beklentisini veya gerekirse akciğer
ameliyatı olabilme durumunu sınırlayan bir sağlık sorunu olmayanlar için
önerilmektedir.
Akciğer
kanseri riskini azaltmanın en iyi yolu sigara içmemek ve pasif içicilikten
kaçınmaktır.
Akciğer Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Genellikle
Akciğer kanserinin neden olduğu bulgu ve şikâyetlerin oluşumu için birkaç yıl
geçer ve hastalık ileri evreye gelinceye kadar fark edilemeyebilir. Başka bir
rahatsızlık ya da kontrol için çekilen akciğer grafisinde görülebilir.
Akciğer
kanseri tanısı konulan hastalarda belirtiler tümörün akciğer içindeki
yerleşimine, büyüklüğüne, yayılım yerine ve yayılma derecesine bağlı olarak
çeşitlilik gösterir.
Tümörün
kendisinin ve göğüs içi yayılımının yol açtığı, en sık izlenen
belirtiler;Geçmeyen veya giderek kötüleşen öksürük, Öksürürken kan veya kanlı balgam çıkarmak,
Derin nefes alırken, öksürürken veya gülerken kötüleşen göğüs ağrısı,
İştahsızlık, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı,Ses kısıklığı,Nefes darlığı,
Sürekli tekrarlayan veya geçmeyen bronşit ve/veya zatürre gibi akciğer enfeksiyonlardır.
Tanı Nasıl Konulur?
Akciğer
kanserinin tanı ve evrelemeye yönelik testleri genellikle aynı zaman diliminde
yapılır. Akciğer kanseri için tanı yöntemleri arasında fizik muayene,
görüntüleme (Akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi taramaları ve manyetik
rezonans görüntüleme gibi), bronkoskopi (İnce bükülebilir bir tüple hastanın
akciğerine ulaşılarak incelenmesi), histopatoloji (hastalıklı dokunun
histolojik incelenmesinde uzmanlaşan patoloji dalı) incelemesi için doku örneği
alınması (biyopsi) yöntemleri yer alır.
Ayrıca, spesifik alt tipin tanımı ve en iyi
tedavi seçeneğini yönlendirmek için spesifik genetik mutasyonları veya
biyo-belirteçleri tanımlamak için moleküler testler de tanıda önemli yer
tutmaktadır. Tanı konulduktan sonra, kanser hücrelerinin vücudun diğer
kısımlarına yayılıp yayılmadığını tespit etmek için ilgili diğer testler
yapılır.
Tedavi
Hastadan
hastaya farklılaşabilmekle birlikte tedavi kararında; hastalığın yeri, evresi,
hastanın yaşı ve diğer sağlık sorunlarının varlığı gibi birden fazla faktör
etkilidir.
Multidisipliner
bir çalışma gerektiren bu tedaviler; cerrahi, hedefe yönelik tedaviler,
radyoterapi, kemoterapi, immunoterapi gibi farklı seçenekleri içermektedir.
0 Yorumlar